Yeni Sayfa 1
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
3 Mayıs 2016 Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece, Peygamberimizin (sas) ihsan
ve ikram dolu mucizevi bir yolculukla Cenab-ı Hakk’ın yüksek huzuruna kabul
edildiği Miraç gecesini yeniden idrak edeceğiz. Recep ayının 27. gecesinde
gerçekleşen İsra ve Miraç; Sevgili Peygamberimizin (sas) önce Mescid-i Haram’dan
Mescid-i Aksa’ya oradan da Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede
etmek için semaya kadar uzanan içerisinde pek çok ilahi hikmet ve bereketi
barındıran manevi bir yolculuktur.
Miraç, beşeriliğin insanlığa, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine
yükselişidir. Miraç, maddenin ötesine geçen bir nazar, aşağıyı ve aşağılığı
kabul etmeyen bir yüceliştir. Miraç, elemi, kederi, çaresizliği, ümitsizliği bir
kenara koyup yeniden yola çıkma, arınma ve durulmadır. Miraç, insanın erdem
yolculuğu, Rabbe vuslatıdır. Miraç, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa arasındaki
bağları kuvvetlendiren, Müslümanların gönül dünyalarını güçlendiren, sıdk ve
imanlarını pekiştiren, kardeşlik şuurunu yaşatan, müminleri eğiten, onlara değer
kazandıran bir okuldur. Miracın bizim için en büyük dersi “esfel-i safilinden”
“ahseni takvime” çıkaracak değerleri göstermesidir.
Sevgili Peygamberimiz (sas) Miraçtan bize üç büyük hediyeyle dönmüştür. Birincisi,
günde beş defa Rabbimizle buluşma imkânı veren “müminin miracı” namazdır. Mümin
namaz ibadetiyle sadece O’nun huzurunda eğilir, sadece O’na secde eder, sadece
O’na ibadet eder ve sadece O’ndan yardım diler. Namazla mümin kişiliğine ve
kimliğine kavuşur. Tevhid ve vahdetin müşahhas hâli namaz sayesinde müminler
sadece beden ve ruh bütünlüğünü değil, aynı zamanda akıl ve kalp bütünlüğünü,
zihin ve gönül birlikteliğini gerçekleştirir.
İkincisi, Bakara
Suresinin son ayetleridir ki burada Rabbimiz bizlere yüksek sorumluluklarımızı
ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve
emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve
kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün
mahlûkata karşı merhametli, mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Zira
Peygamber Efendimizin (sas) ifadesiyle tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur
aldatır, haset bitirir. Nefsimizin ölümcül zaafları bizi her türlü miraçtan,
yüceliş ve yükselişten alıkoyar.
Üçüncüsü ise; tevhid inancına sahip olan herkesin ebedi
kurtuluşa ereceği müjdesidir. Tevhid İslâm’ın en temel ilkesi, Kur’an ve
Sünnetin ruhu, bütün peygamberlerin gönderilişi gayesidir. Tevhid ilkesinden üç
temel esas ortaya çıkar: Selâm, eman ve vahdet yani barış, güven ve birlik.
İslâm-selâm ilişkisi, iman-eman ilişkisi ve tevhid-vahdet ilişkisi doğru
kurulamadan bir toplumun İslâm toplumu olması mümkün değildir.
Bugün biz müminlere düşen, miracı sadece Sevgili Peygamberimizin (sas) bir
hatıratı, bir tarihi vakıa olarak okumak olmamalıdır. İslam’ın en temel gayesi
insanı esfeli safilinden yani aşağıların aşağısından ‘alayı illiyine yani
yüceler yücesine çıkarmaktır. Unutmayalım ki bugün hem ülke olarak hem İslâm
âlemi hem de insanlık olarak insanı yüceltecek ve yükseltecek miraç değerlerine
her zamankinden daha fazla muhtacız. Birliğe, dirliğe, kardeşliğe ve huzura
giden yol da; dostu düşmanı tanımanın yolu da miraç değerlerini hayatımıza
aktarmaktan geçer.
Akıp giden zamanın bu önemli duraklarında her zaman ümitvâr olalım! Rabbimize
olan imanımızı, Peygamberimize (sas) olan bağlılığımızı, namaza olan
muhabbetimizi tazeleyelim! Eşref-i mahlûkat olmanın bilinciyle daha ferasetli
bir bakış, daha merhametli bir kalp, daha nezaketli bir dil, daha güzel bir
ahlâk, daha huzurlu bir dünya için dualarımızı miraca gönderelim! Burağımız ve
refrefimiz sadık iman, salih amel ve güzel ahlak olsun!
Bu kutlu gecede Rabbimizden incinmiş kalpleri te’lif ederek birleştirmesini,
hata ve günahlarımızı bağışlamasını diliyoruz. Allah’ım bize merhamet eyle! Bizi
birbirimize düşürmek, kuvvetimizi parçalamak, dayanışma ruhumuzu zayıflatmak,
yuvamızı dağıtmak isteyen her türlü fitne ve fesattan bizleri muhafaza eyle!
Muhabbetimize, birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize gölge düşüren her türlü
şiddetten, nifaktan, tefrikadan, şeytandan bizleri muhafaza eyle!
Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, yurt dışındaki millet varlığımızın,
âlem-i İslâm’ın Miraç Kandilini tebrik ediyorum. Miraç değerlerinin tüm
insanlığın hayrına vesile olmasını, yükseliş ve yücelişimizin nefislerimizden
başlayarak dalga dalga toplumun her kesimini kuşatmasını, insanlığın ortak
huzurunu tehdit eden terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerini barış ve huzura
bırakmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ
Diyanet İşleri Başkanı